Yüzlerce yıl ara vererek sürdürdüğüm yayın hayatıma,
kaldığım yerden devam etme kararı aldım.
Zira yine,
çizmediklerimin, yazmadıklarımın beni çatlatacağı safhaya gelmiş bulunuyorum.
Duygu durumumda bir değişiklik var mı?
Yok tabii ki. Bu böyle gider artık...
Medeni durumumda, ekonomik durumumda, sağlık durumumda var mı?
Yine yok!
Değişiklik; yaşadıklarımda, gördüklerimde
ve
düşündüklerimde.
Yaşamayı hiç düşünmediklerimde...
Bir 40 yaş havası esmeye başladı örneğin, son yazımdan bu güne geçen zamanda.
Bir çok yeni şeyi de beraberinde getirdi.
Ölüme inanmamak, hatta dönüşümün bir parçası olmaktan huzur bulmak gibi...
Yaşamı mutlaka sorgulamak, fakat çok da şe'yapmamak gerektiğini anlamak gibi.
''İnsanlık ne kadar büyük bir güçle ödüllendirilmiş ^zeka'' ile''
diye düşünürken evvelde,
o büyük gücün öyle aman aman bir halt olmadığının farkına varmak gibi.
Herkesin yaptığını ettiğini,
''bu doğru-bu yanlış'' diye kafamda sıra sıra boncuk boncuk dizmek yerine
beğendiğimi takıp, beğenmediğimi takmamak özgürlüğüne kavuşmak gibi.
Çabuk iyileşmeyen yara bere izlerime alışmak,
püskül pasak olmuş saç uçlarımla barışmak gibi.
En hararetli sohbetlerin olduğu masalarda;
biralar ve çerez tabakları dekor iken
aşklar meşkler, sevgililer, hayaller, kaçamaklar kahraman iken,
rakılı mezeli sofralarda
çocuklar ve yaşamları kahraman oldu.
Bunları kabullenmek gibi,
bazı ufak tefek şeyler işte...
Büyük değişiklik ne peki?
Rol değiştirmeye hazırlanmak...
Aynı oyunun, sürekli değişen izleyenleri karşısında bocalamamaya çalışarak
rol değiştirmek.
Anne- babanın anne-babası olmayı öğrenmeye çalışıp bir yandan,
diğer yandan,
bir gün
diğer yandan,
bir gün
evladının evladı olacağını anlamak!
Büyük değişenin ta kendisi, bir daha değişmeyecek olan
yani.
Evrimin en zor, en güzel, en anlamlı hali bu...
Değişimden, dönüşüme
yavaşca seyretmek.....
S.D
Değişimden, dönüşüme
yavaşca seyretmek.....
S.D
Yorumlar
Yorum Gönder