Ana içeriğe atla

90 DAKİKA




Mert'den 35 gündür haber yok..

....

Günlerdir durmak bilmeyen telefon, bir kez daha çaldı. 
Bugün kaçıncı kez olduğunu hatırlamadığı tekrarda, yine aynı ses tonuyla, aynı şeyleri anlatacaktı. Uzun uzun ve çoğu anlamsız gelen sorulara kısa ve bezgin cevaplar verecekti. ‘’Evet’’ diyecekti ‘’hayır’’ diyecekti ‘’yok’’ diyecekti ‘’amin’’ diyecekti. Telefonu kapar kapamaz kimin aradığını unutacaktı hatta... Başının uğultusu, gözlerinin önündeki gri duman ve koca dünyanın lüzumsuzluğuyla baş başa kalacaktı yine.
Aynı düşündüğü gibi oldu.
Akrabalardan biriydi arayan.’’ Haber yok mu? ‘’ diyordu. Ahlıyor vahlıyor bir yandan, diğer yandan ‘’oraya da bakın, buraya da gidin, onunla da konuşun’’ diyordu. Herkes o kadar engin bilgiye sahipti ki, şaşırmak için gücü kalmış olsa şaşırabilirdi. Günlerdir herkese söylediklerini tekrarladı. Tabii haber verecekti, tabi hemen arayacaktı. Öpüşmeler, kendine dikkat etmeler, selam göndermelerden sonra bu da geçti.
Telefonu kapatıp, elini kulağından ayırdı. Ekran yanağının teriyle ıslanmıştı. Anne teri……

Akşam olmak üzereydi. Art arda 14 cü kez, O’nsuz...
Artık elini, kolunu, bugünkü umudunu koltuğun üzerine bırakmayı geçiriyordu içinden. Bir telefon daha kaldıracak gücü kalmamıştı ki, yine o çirkin telefon sesiyle rehaveti aralandı.
Açmamak olmazdı elbet. Mecbur açacaktı. Ya arayan O’ysa…..İhtimal bu ya…
Acelesiz, yorgun, bitkin ama bitmemiş sesiyle ‘’aalo’’ dedi. Hemen ardından; hep olduğuna alıştığı, telaşlı, herhangi birine ait ses belirecekti ya… bu defa öyle olmadı.

‘’Alo alo’’ dedi bir iki saniyelik aralıklarla.
Birden kalbinin ortasında koca bir yumruk indi sanki. Nefes alışverişi hızlandı hemen. Nefes alıyor da geri veremiyor, boğazına tıkanıyor gibiydi.
Bu sessizlik, belki O’nun sesiydi .
Evet O olmalıydı, bu O’nun sessizliğine benziyordu. Anneydi, tanırdı evladının sessizliğini. Sessizlik evladının diliydi, bilirdi. Sessiz anlaşırlardı ya hep. İşte bu da öyleydi.
‘’Oğlum’’ diyebildi. Ciğeri diline değiyordu sanki. Konuşmayacaktı ama dinleyecekti annesini. Biliyordu… Kızınca böyle yapardı hep. Sesini içindeki dipsiz kuyuya hapseder, öfkesine kalbini siper ederdi. Yine öyleydi. Arayan O’ydu di mi? Bunu soran beyniydi. Kalbi O olduğunu biliyordu zaten, hiç şüphesi yoktu.
Ses de yoktu.

90 dakika ya varmak üzereydi ve hala telefon elindeydi. Kim onu elinden alabilirdi ki… Telefonun diğer ucundan O’nu anasına bağlayan göbek bağı değil miydi? Kim kesebilirdi…

90 dakika sessizce hasretleştiler.
90 dakika yeter miydi olanları anlatmaya, yetmezdi.
Anlatmaya yetmezdi ama belki anlamaya yeterdi.
Bunun için aramıştı anasını, anlasındı…

Telefonu tutan eli titriyordu, kan ulaşmıyordu parmak uçlarına artık. Ter içinde kalmıştı bir kez daha ekran. Bu ‘’anne’’ değil, ‘’ana’’ teriydi.

90 dakika susmak da neydi.

90 dakika kimsenin anlamadığı dilde konuşmak nasıl bir histi?
Sessizlikleriyle birbirlerinin boşluğunu keserek geçen 90 dakika.
Neler neler anlattı anası O'na 90 dakika.
Yapma dedi, kızma dedi, gitme dedi. Benim öbür yarımı da götürme dedi. Ben yanındayken sana kim ne yapabilir ki oğul, beni yanından uzağa itme dedi. Seni ben doğurdum, saçının ucundan ayağının tırnağına kadar bendensin oğul, gitme….
Böyle sustular 90 dakika.

90 dakika nelere yetmezdi ki,
Hiçbir şeye yetmedi.
Kapandı telefon.

Bir ömrün köpüğü, o gün orada bir nefes sesiyle
bitti.

Senem DEMİR

Ülkü Ablam’a
7 Mart 2019
Bayrampaşa/İSTANBUL




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HAYATTAN RENGİ ALIN, GERİ NEYİ KALIR Kİ....

Bu ara sık sık tekrar ettiğim ,  söylüyor olmaktan bir türlü vazgeçemediğim   reklam kokan sözlerle açalım konuyu...  HAYATTAN RENGİ ALIN GERİ NEYİ KALIR Kİİİ... ..... Renkle ilgili algımı sorgulamaya başladım şu dönem: renkli olmak ne demek? bir şeyin rengi olması ile olmaması arasındaki değer farkı ne? renklendirmek, bir çeşit örtme tekniği mi? herhangi bir şey için doğasında olmayan yeni renk uygulaması, doğallığın ziyanı mı? renklendirmek için başvurulan tekniklerin doğru veya yanlış olma ihtimali var mı? çıplaklık şeffaflık mı, renk mi? rengi seçen ne? herhangi bir şey için; doğru renk, yanlış renk ayrımı var mı? varsa neden ? yoksa neden ? doğru olduğu varsayılan renk yerine kullanılan ''yanlış renk''  neyi değiştirir? neyi etkiler? etkiler mi? renksizlik algısı, kişiye göre değişir mi? düşünceye göre değişir mi? renksizlik bir ön yargımı? ya renklilik bir ön yargı mı? renklendirmek için çaba gerekli

NE DEMEK; WAYUU BAG?

Merhaba, günlük ve asırlık sıkıntılara kaptırmadan kendimi,  içinde olmaktan başka kaçışım olmayan ''moda'' dan haberlerim var yine size. Önerilerimde;  modanın tüketici tarafını değil, üretici tarafını göstermek, bu yönüyle bakıldığında daha da keyifli göründüğünü anlatmak istiyorum. Çok ilgimi çeken  fakat hala kendim için bir tane edinemediğim  triko çantalardan  söz edicem bugün. Örgü örmenin de çiçek büyütmek gibi ruhu dinlendirici bir yanı olduğunu bilir neredeyse bütün kadınlar. Ekonomik sınıf gözetmeden, eğitim farkı, gelenek görenek inanış fark etmeden tüm kadınların mutlaka denemişliği olduğunu düşünüyorum. Elinde şişleri, kolunun altında yumağı, burnunun ucuna düşmüş gözlükleriyle gördüğüm  50 li yaşlarında bir kadın bana örgü örmenin nasıl, bir tutkuya dönüşebildiğini göstermişti. Adım '' trikocu'' olduysa da,  ben elime şişleri alıp örgü örmeye dayanamıyorum fakat.  Bir de benim gibiler var işte... 

KADINLAR, ERKEKLERDE NELERİ ŞIK BULUR ? ...

Merhaba beyler Kadınlar için derlediğim, sizin gözünüzden ''şıklık detayları'' konusunu;  kadınlara da sizin şıklığınızı sorarak tamamlamam gerekiyordu.  Bu iki basamaklı konunun size de bize de kolaylık sağlayacağını umarak  devam ediyorum ;) 700 kadına sordum,  7700 cevap aldıktan sonra herkes sıkıldı kapattık konuyu,  dedikoduyla geçtik :) Herkesten başka başka beğeniler,  ilginç detaylar,  birinin beğendiğine diğerinden iğrenmeler... O kadar çok başlık çıktı ki derleyip toplayıp özetlemek epey zaman aldı. Yalnız başlarken şunu söylemem gerekiyor ki, işiniz zormuş gerçekten beyler ! Zira kadınların şıklık anlayışları yaşlarına göre,  medeni hallerine,  yaşadıkları şehre,  mesleklerine,  hatta hobilerine göre inanılmaz farklılık gösteriyor. Birlikte olduğunuz kadının gözüne hoş görünmek gibi bir kaygınız varsa,  O'nun hayatının evrelerini iyi analiz edip  ona göre tarz belirlemeniz yorucu olabilir  fakat denemeye değer ;) Bü